Türkiye ekonomisi, son yıllarda birçok zorlukla karşı karşıya kaldı. Son veriler, bu zorlukların bir yansıması olarak, Türkiye'de kapanan şirket sayısında önemli bir artış yaşandığını gösteriyor. Hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için kaygı verici bir durum olan bu gelişme, ekonominin geleceği hakkında birçok soru işareti doğuruyor. İşte kapanan şirket sayılarına dair güncel veriler ve bu durumun Türkiye ekonomisindeki yansımaları.
TÜİK'in yayımladığı verilere göre, 2023 yılı içerisinde Türkiye genelinde kapanan şirket sayısının önceki yıllara oranla yüzde 20 oranında bir artış gösterdiği belirtiliyor. 2022 yılında Türkiye'de toplam 20 bin şirket kapanmışken, bu sayı 2023'te 24 binin üzerine çıktı. Bu kapanışlar, özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler (KOBİ) üzerinde yoğunlaşıyor. Kapanan şirketlerin büyük bir kısmı, özellikle hizmet sektöründe faaliyet gösteren işletmeler arasında yer alıyor. Sektörel bazda incelendiğinde, restoran, kafe ve perakende mağazalarının en çok etkilenen alanlar arasında olduğu görülüyor.
Türkiye'deki kapanan şirket sayısının bu denli yüksek olmasının birçok nedeni var. Öncelikle, son yıllarda yaşanan ekonomik dalgalanmalar, döviz kurlarındaki dalgalanmalar ve artan maliyetler, işletmelerin sürdürülebilirliğini tehdit ediyor. Enerji maliyetlerinin yükselmesi, hammadde teminindeki zorluklar ve tedarik zincirindeki aksaklıklar, birçok işletmenin faaliyetlerini sürdüremez hale gelmesine neden oluyor. Aynı zamanda, yüksek enflasyon oranları ve artan faiz oranları, tüketici harcamalarını doğrudan etkiliyor. Tüketicilerin alım gücünün düşmesi, işletmelerin gelirlerini azaltarak birçok firmanın iflas etmesine yol açıyor. Özellikle küçük işletmelerin büyük bir kısmı, maliyetleri karşılayamadan kapılarını kapatmak zorunda kalıyorlar.
Öte yandan, kapanan şirket sayısının artması, ekonomik istihdam üzerinde de olumsuz etkiler yaratmaktadır. İşletmelerin kapanması, işsizlik oranlarını artırabilir ve istihdam kaybı, sosyal sorunları da beraberinde getirebilir. Türkiye'de işsizlik oranı, zaten yüksek seviyelerde seyrederken, kapanan şirketlerle birlikte bu oranın daha da yükselmesi beklenmektedir. Bu durum, hükümetin ekonomi politikalarını yeniden gözden geçirmesi gerektiğinin sinyalini veriyor.
Ayrıca, kapanan şirketlerin yarattığı ekonomik kayıplar, yerel ekonomiler üzerinde de kötü bir etki bırakmaktadır. Kapanan her işletme, sadece o işletmeye bağlı olan çalışanları değil, aynı zamanda tedarikçilerden hizmet sağlayıcılara kadar uzanan birçok kişiyi de etkileyerek ekonomik bir domino etkisi yaratmaktadır. Bu sebeple, sadece sayıların değil, kapanan işletmelerin arkasında yatan sosyo-ekonomik nedenlerin de bir an önce ele alınması gerekiyor.
Sonuç olarak, Türkiye'de kapanan şirket sayısındaki artış, ekonomik istikrarı tehdit eden bir durum olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, hükümetin bu konuda acil stratejiler geliştirmesi gerektiğini vurguluyor. Girişimcilerin yaşadığı zorlukların giderilmesi ve sürdürülebilir bir ekonomik çevre oluşturulması, hem mevcut işletmelerin ayakta kalabilmesi hem de yeni girişimlerin desteklenmesi açısından hayati önem taşıyor.
Ekonomik reformların yanı sıra, yatırım ortamının iyileştirilmesi, istihdamın artırılması gibi konular, Türkiye'nin ekonomik geleceği için elzemdir. Şirketlerin kapanma nedenleri üzerinde yöneticilerin ve yatırımcıların daha fazla düşünmesi, çatışmasız bir ekonomik gelecek için önemlidir. Türkiye'nin ekonomik yapısını güçlendirmek adına atılacak adımlar, sadece şirketlerin değil, aynı zamanda toplumun her kesiminin yararına olacaktır.