Son dönemlerde yaşanan mezar yeri krizleri, toplumu derin bir mutsuzluğa sürüklerken, bir ailenin yaşadığı olay, bu durumun ne denli trajik olabileceğini gözler önüne serdi. Özellikle büyük şehirlerde mezar yerlerinin kısıtlı olması nedeniyle yaşanan rekabet, çoğu zaman sevdiklerini kaybeden aileleri farklı durumlarla karşı karşıya bırakmakta. İşte böyle bir olayda, toprağa verilen bir cenaze sonrası yaşanan mezar yeri satışı, ailenin başına talihsiz bir durum açtı. Hayatını kaybeden yakınını defnettikten sonra aile, farklı bir yere yönlendirilerek, yeni bir mezar yeri almayı kabul etmek zorunda kaldı.
Olay, İstanbul’un merkezinde yer alan bir mezarlıkta gerçekleşti. Yıllardır aileye ait olan mezar, beklenmedik bir şekilde satıldı. Yaşanan bu olay, cami cemaatinin ve mezarlık yönetiminin bazı yetersizlikleriyle ilişkilendirildi. Aile, defnedilen yakınlarının mezarı için yıllardır ödedikleri harçların karşılığında, başka bir yere yönlendirilerek şok bir gerçek ile yüzleşmek zorunda kaldı. Aile fertleri, cenaze işlemleri sırasında kendilerine verilen sözlerin tutulmadığını, daha önceden mezar mülkünü kiralayarak elden çıkaran eski mezarlık yönetiminin hata yaptığını belirtmekteydi. Bu durum karşısında sinirleri bozulmuş olan aile üyeleri, yaşadıkları hayal kırıklığını bir an olsun atamadılar.
Bu trajik olay sonrasında, mezarı için cenaze edilen ailenin üyeleri, yeni mezar yerini korumak adına koyu bir nöbet tutmaya karar verdiler. Her gün belirli saat dilimlerinde mezar başında bekleyen aile üyeleri, hem sevdiklerine saygı duruşunda bulunuyor, hem de mezarın başına gelecek herhangi bir olumsuzluğu önlemeye çalışıyorlar. Nöbet tutma eylemi, zamanla sosyal medyada geniş yankı buldu ve birçok destekçi topladı. Aile, etraflarındaki dostlarından ve akrabalarından gelen destekle birlikte, kendilerine ait mezarın güvenliğinden emin olmak adına bu eylemi başlattılar. Sosyal medyada oluşturulan hashtag’ler sayesinde daha fazla insan duruma dikkat çekmeye ve aileye destek olmaya başladı.
Nöbetin sürecine dair yapılan yorumlar arasında, toplumsal dayanışmanın önemine vurgu yapılıyor. Mezarlık yönetiminin yaşanan olayla ilgili bir açıklama yapması, ailenin taleplerinin dikkate alınması gerektiği yönünde kamuoyunda oluşan görüşler arasında yer almakta. Aile üyeleri, her ne kadar yaşanan bu acı durumu kabullenmekte zorlanıyor olsalar da, verdikleri nöbetin kendilerine bir nebze de olsa teselli sunduğunu ifade ediyorlar.
Mezar yeri krizinin gündemde olması, toplumda daha geniş bir tartışma başlattı. Ölüm ve mezar yeri gibi temel meselelerin nasıl yönetildiği, kamusal alanların yeterliliği, mezarlık yerlerinin nasıl tahsis edildiği, halkın daha etkin bir şekilde bu süreçlerde nasıl bilinçlendirilmesi gerektiği gibi konular sık sık gündeme gelmekte. Her ne kadar bu olay birkaç bireyin başına gelse de, benzer durumlarla karşılaşan birçok insanın olması, bu meselelerin ciddiye alınması gerektiğinin altını çizmektedir.
Özellikle mezarlıkların yönetim şekilleri ve ruhsat süreçlerinin daha iyi bir biçimde düzenlenmesi, benzer trajik olayların önüne geçmek adına önemli bir adım olabilir. Ailelerin sevdiklerini ebedi istirahatgahına bırakırken rahat hissetmesi için gerekli çalışmaların yapılması, toplumsal bir sorumluluk haline gelmelidir. Bu tür durumlarla karşılaşmamak için yol haritalarının belirlenmesi, ailelerin bu sıkıntıları yaşamadan sevdiklerini saygıyla uğurlamalarını sağlamak adına elzemdir.
Bütün bu yaşananlardan sonra, ilgili bakanlıkların ve yerel yönetimlerin sorumluluk alması gerektiği bir döneme girilmiş durumda. Ölümün saygıdeğer bir ritüel olduğu bilincinin toplumda daha da yerleşmesi, ailelerin zor durumda kalmadan, sevdiklerini ebediyen uykuya uğurlayabilmelerini sağlayacaktır.